Bilindiği gibi vücuttaki tüm doku ve hücreler, yaşayabilmek ve biyolojik işlevlerini yerine getirebilmek için enerji, besin hammaddeleri ve oksijene gereksinim duyarlar. Doku ve hücreler bu gereksinimlerini kan sıvısından karşılarlar. Dokulardaki kanın ise sürekli olarak tazelenmesi gerekir. Çünkü herhangi bir dokuda, madde alışverişi için kılcal damarlara dağılmış olan kanın kalitesi, bir süre sonra dokulara verdiği maddeler, oksijen ve dokulardan aldığı artık maddeler ye karbondioksit nedeniyle bozulmaktadır. İşte bu nedenle dokulara sürekli olarak taze ve zengin bir kanın gönderilmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi bu işlevi kalp üstlenmektedir. Yani kalp, kan dolaşımının itici gücünü oluşturmaktadır. Çeşitli nedenlerle kalbin itici gücünde, yani kan pompalama gücünde bir azalma gelişebilir. Bu durumda kalp, artık doku ve hücrelerin, besin ve enerji hammaddesi ve oksijen gereksinimlerini yani, metabolik gereksinmelerini yeterince karşılayabilecek miktarda kanı pompalayamaz olur. işte kalbin bu duruma düşmesine, yani kalbin dokuların metabolik gereksinimlerini karşılayabilecek miktarda kanı dokulara pompalayamaması durumuna “Kalp yetersizliği” denilmektedir. Kalp yetersizliği aslında bir hastalık değil, kalbin itici gücünde azalmaya neden olan çeşitli hastalıkların kalpte yarattıkları bir sonuçtur. Bu sonucunda ise bazı belirtileri vardır. Bu belirtilere kalp yetersizliği belirtileri denilmektedir.
Kalp Yetersizliğinin Belirtileri :
Kalp yetersizliğindeki belirtilerin büyük çoğunluğu, kalbin itici gücünün azalması sonucu dokularda kanın göllenmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Herhangi bir dokuda kanın göllenmesi, bir miktar kan serumunun dokuya sızmasına neden olur. Serum sıvısının sızmasıyla dokuların şişmesi olayına “Ödem” denilmektedir. Ödem gelişmiş olan dokular normal işlevlerini yeterince gerçekleştiremezler. Belirtilerin ortaya çıkmasında bir diğer önemli etken de, kuşkusuz dokuların metabolik gereksinimlerinin yeterince karşılanamamasıdır.
Kalp yetersizliğinin an belirgin belirtilerinden biri nefes darlığıdır (dispne). Nefes darlığının nedeni, kalp yetersizliğine bağlı olarak akciğerlerde ödemin gelişmesidir. Ödemli bir akciğer yeterli derinlikte nefes alamaz, aldığı nefesin oksijenini ise yeterince kana veremez. Yatar durumda iken akciğerlerde daha fazla kan göllendiğinden, kalp yetersizliği olan hastalar, yatakta genellikle başlarının altına birden fazla yastık alırlar. Böylece gövdelerini oldukça dik tutup akciğerlere fazladan kan göllenmesini önlemeye çalışırlar. Bazı ilerlemiş vakalarda ise hastaların hemen hemen oturur gibi dik bir durumda yatağa uzanmış oldukları görülür. Ancak gövdeye belli bir diklik kazandırıldığında, nefes alabilme durumuna “Ortopne” denilmektedir. Bazı hastalar ise yatağa girdiklerinde nefes darlığı çekmezler, fakat yatakta bir süre yattıktan sonra nefes darlığı gelişmeye başlar. Oldukça yavaş ve geç gelişen bu nefes darlığı tipine ise “Gece dispnesi” denir. Hasta uyumuşsa, “Gece dispnesi” geliştiğinde nefes darlığı ile uyanır. Nefes darlığı “Cheyne-Stokes” tipinde de olabilir. Bu tip solunum, sitemizin “Solunum sistemi ve hastalıkları” adlı bölümünde anlatılmıştır. Nefes darlığı hastanın belli bir miktarda bedensel çalışma yapması sonrası da gelişebilir, örneğin, merdiven çıkarken, yürürken ya da koşarken. Bu biçimde gelişen nefes darlığına “Ezgersizdispnesi” denilmektedir. Kalp yetmezliği ilerledikçe kişinin bedensel çalışmalara olan dayanıklılığı gitgide azalır ve “Egzersiz dispnesi” gitgide daha hafif kas çalışmaları sonunda ortaya çıkmaya başlar.
Kalp yetersizliğinin diğer belirtileri ise halsizlik, güçsüzlük, bacaklarda ödem, şişme, zayıflama, unutkanlık, baş ağrısı, sinirlilik, uykusuzluk, karaciğerde ağrı (karaciğerde kan göllenmesine bağlı), karaciğerde büyüme, bazen sarılık (karaciğerde işlev bozukluğu gelişmesine bağlı), soğukluk ve morarma biçiminde sıralanabilir. Görüldüğü gibi bu belirtilerin pek azı yalnız kalp yetersizliğine özgüdür.
Kalp Yetersizliğini Oluşturan Etkenler :
Çeşitli hastalıkların kalp yetersizliğine neden olabileceğini belirtmiştik. Bu nedenlerin bir ya da bir kaçı bir arada bulunabilir. Bu etkenler zaten var olan kalp yetmezliğini daha da ağırlaştırabilirler. Kalp yetersizliğini yaratabilecek hastalık grupları şunlardır: 1} Hipertansiyon (yüksek tansiyon) 2) Kalp kapaklarını ve/veya kalp kasım tutan “Romatizmal kalp hastalığı” 3) Kalbin koroner damar hastalıkları ve miyokardinfarktüsü 4) Doğumsal kalp hastalıkları 5) Kor pulmonale 6) Bakteriyel kalp hastalıkları 7) Anemiler (kansızlık) Hipertiroidizm (tiroksin hormonu fazlalığı) 9) Beriberi hastalığı 10) Kalbin kasılma ritmindeki bozukluklar (distritimler) 11} Hamilelik 12) Arteriovenöz fistüller.
Yukarıda sözünü ettiğimiz hastalık grupları ya da hastalıklar doğrudan doğruya kalp yetersizliğine neden olabilecekleri gibi, varolan bir kalp yetersizliği daha da ağırlaştırabileceklerini yeniden belirtmeyi uygun görmekteyiz.
Kalp Yetersizliğinin Tedavi İlkeleri :
Kalp yetersizliğinin çeşitli hastalıklar sonucu geliştiğini belirtmiştik. Kalp yetersizliğinin tedavisi de doğal olarak yetersizliği yaratan hastalığa yönelik olacaktır. Ne var ki tedavide yalnız etkene yönelmek yeterli değildir. Yetersizliğe düşmüş olan kalbin güçlendirilmesi ve iş yükünün uzatılması da gerekmektedir. Bu amaçla kalbin kasılma gücünü artıran {Dijital gibi) ilaçların kullanılması gerekmektedir. Kalbin iş yükünün azaltılması için hastanın daha az yorucu bir yaşama yöneltilmesi gerekmektedir. Kalp yetersizliği olan hastaların vücudunda fazladan tuz ve su birikir. Bu birikme kalbin çalışma yükünü artırır. Bu nedenle besin yoluyla tuz alınması azaltılmalı ve vücutta biriken fazla tuz ve suyun atılması için idrar yaptırıcı bazı ilaçların (diüretik ilaçlar) hastalara verilmesi gerekmektedir. Her türlü aşırı heyecanın (aşırı kızgınlık, sevinç ya da korku) gerektiğinde bazı teskin edici ilaçların yardımıyla baskı altına alınması, kalbin iş yükünü azaltma yönünden yarar sağlar. Hastanın, uygun bir diyet ile fazla kilolarını atması sağlanmalıdır. Çünkü şişmanlık da kalbin yükünü arttırmaktadır.
Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle.