Kalp akciğerlerden gelen kanı atar damarlara pompalayarak besin maddeleri ve oksijeni bütün organlara ve organlardan gelen karbondioksitten zengin oksijenden fakir kanı akciğerlere iletir. Her organ gibi kalbin de beslenmesi gerekir. Kalbin beslenmesini sağlayan damarlara koroner arter denmektedir. Koroner arter en çok görülen ve en önemli hastalığı damar sertliği (ateroskleroz)’dır. Bu damar sertliği kalbi besleyen damarlarda darlıklar ve tıkanıklıklar oluşturmaktadır. Oluşan bu hastalığa koroner arter hastalığı (kalp damar hastalığı) denir. Koroner arter hastalıkları dünyadaki ölüm sebeplerinin en başında gelmektedir. Erkek ve kadında farklı olmak üzere ölümlerin yaklaşık % 60’ ı kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanmaktadır.
Risk faktörleri nelerdir?
Koroner arter hastalıkları ile mücadele etmede en önemli adım, hastalıktan korunmadır. Hastalıktan korunmak için risk faktörleriyle (değiştirilme ihtimali olanlar ile) mücadele edilmelidir. Koroner arter hastalığı sıklıkla 40 yaş sonrasında görülür. Erkeklerde kadınlara göre yaklaşık dört kat daha sık görülür. Kadınlarda bulunan östrojen hormonu koruyucudur. Bu nedenle kadınlarda görülme sıklığı bu hormonun azaldığı menopoz sonrası dönemde artar. Erkeklerde en fazla 50–60 yaşları arasında, kadınlarda ise 60–70 yaşları arasında görülür.
Bu risk faktörleri:
- Yaş: Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üstünde olmak,
- Cinsiyet: Erkek olmak,
- Sigara: Sigara içiyor olmak
- Kan basıncı yüksekliği (Hipertansiyon): Tansiyonun 140/90 mmHg üzerinde olması,
- Kolesterol yüksekliği: Kötü kolesterol olan LDL’nin yüksek, iyi kolesterol olan HDL’nin düşük olması,
- Şeker hastalığı (diyabet):Açlık kan şekerinin 126 mg/dl, tokluk kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması,
- Kilo: Özellikle bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda 88 cm’nin üzerinde olması,
- Hareketsizlik: Haftada en az 3 gün ve günde en az 30 dakika egzersize zaman ayırmalısınız (tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklet, dans, bahçe işleri vs.),
- Stres: Uzun bir zaman sürekli strese maruz kalma,
Belirtileri nelerdir?
Koroner arter hastalığın erken evresinde, koroner damarlarda henüz ileri darlık oluşmadığında her hangi bir belirtisi yoktur. Hastalık ilerledikçe ve koroner arterdeki darlık ilerlediğinde, koroner arterler kalbin oksijen ihtiyacını karşılayamaz hale gelir ve bu durumda anjina pektoris denilen göğüs ağrısı ortaya çıkar. Bu ağrı egzersizle ilgilidir. Özellikle yokuş ya da merdiven çıkarken ya da yemek sonrasında göğüs kemiği üzerinde, sıklıkla sol kola ve çeneye yayılan sıkıştırıcı tarzda bir ağrıdır. Farklı şekillerde de ortaya çıkabilir. Dinlenmekle 5–10 dakikada geçer. Eğer bu ağrı çok şiddetli ise ve daha uzun süre devam ederse miyokard enfarktüsü olasılığı akla gelmelidir. Yalnız bazen koroner arter hastalığını hipertansiyon ve şeker hastalığı olan hastalarda belirti vermeyebilir ya da ilk belirtisinin kalp krizi olabileceği de unutulmamalıdır. Kalp krizi durumunda şiddetli göğüs ağrısı yanında, baş dönmesi, bayılma, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik, bulantı-kusma ve ani ölüm olabilir.
Tanı nasıl konulur?
Koroner arter hastalığında asıl önemli olan, koroner arterlerdeki darlıkların kalp krizine yol açmadan tedavi edilmesidir. Bu da öncelikle kalp damarların durumunun görülmesi ile olur. Bu amaç için kullanılan farklı yöntemler olmakla birlikte (ekokardiyografi, efor testi, miyokart sintigrafisi vs), koroner arter hastalığı olduğundan şüphe edilen hastalarda halen altın standart olarak kabul edilen en güzel tanı yöntemi; koroner anjiyografidir. Koroner anjiyografide, kalp damarları gözle görünür hale getirilip filmi çekilir.
Kalp krizi (kalp damar hastalığı) önlenebilir mi? Tedavisi nedir?
Kalp krizini önlemek %100 mümkün değilse de riski önemli derecede azaltılabilir. Bunun için risk faktörleriyle mücadele edilmesi gerekir. Risk faktörlerinin bazıları değiştirilebilir iken bazıları değiştirilemez (yaş, cins, aile öyküsü gibi). Kalp damar hastalıkları, soğuk algınlığı, grip gibi geçici ve iyileştiği zaman arkasında iz bırakmayan hastalıklar değildir. Hastalık geliştiği zaman devamlı ilerlemeye ve problem çıkarmaya eğilimlidir. Bundan dolayı bu risk faktörleriyle mücadele, hastalığın ortaya çıkışını önlemesi, hastalık gelişenlerde ise hastalığın ilerleme hızının yavaşlatılması hatta durdurulmasını sağladığından dolayı son derece önemlidir.
Koroner arter hastalığında gelişen ciddi darlık ve tıkanıkların tedavisinde genel olarak iki yöntem kullanılır. Bunlar balon yöntemi (balon /stent) ve ameliyattır (By-pass). Balon anjiyoplasti yönteminde, damar içindeki dar olan bölgede, özel olarak yapılmış balon, kısa süreli olarak şişirilerek darlık genişletilir. Balon, aynı damarda birden fazla darlığa veya birden fazla damardaki darlıklara aynı seansta veya farklı seanslarda yapılabilir. Gerekli durumlarda balona ek olarak o bölgeye darlığın yeniden oluşma ihtimalini azaltmak için yine balon yardımıyla stent (kafes) konur. Balon anjiyoplastiye uygun olmayan durumlarda, bypass ameliyatı (açık kalp ameliyatı) yapılabilir.
Her iki tedavi yöntemine ek veya alternatif olarak ilaç tedavisi uygulanabilir. Tedavide kullanılan ilaçların bazıları ömür boyu bazıları ise gerektiğinde kullanılır. Tedavi seçenekleri hastanın yaşına, sosyal durumuna, başka hastalıklarının olup olmamasına, koroner arterlerdeki darlıkların sayısına ve yerleşimine göre değişir. Bunun için tedavi yönteminin belirlenmesinin deneyimli ve güvenilir merkezler tarafından yapılması çok önemlidir.